PL – Bölüm 5

Pure Love - Bölüm 5




Chu Chen kalbinin, çalkalanıp aniden açılan bir kola tenekesi gibi olduğunu hissetti. Duyguları tatlı, kabarcıklı durdurulamaz bir şekilde sel gibiydi.


Ah-Tu onu seviyordu ah... çok güzel...


Chu Chen, Luo Yi'ye sarıldı ve Luo Yi'nin onu sevdiğini düşündüğünde, ucuyormuş gibi hissetti.


Fakat Luo Yi halüsinasyon gördüğünü düşündü ve "Ne dedin sen?" diye sordu.


Chu Chen neşeyle, "Ah-Tu! Kendimi çok mutlu hissediyorum! Çok mutluyum!" dedi.


Luo Yi kuru bir şekilde tekrar sordu: "Neden mutlusun?"


Tonu oldukça kuru olmasına rağmen, Luo Yi'nin kalbi zaten çılgınca çarpıyordu. Cevap tam oradaydı, ama yine de Chu Chen'in kişisel olarak onaylamasını ve her şeyin sadece kendi kendini şımartması olmadığını doğrulamasını istedi.


Chu Chen dondu. Bu soruyu düşünmemişti bile, neden mutlu hissediyordu?


Neden? Çünkü Ah-Tu onu seviyordu ah! Ama neden bu kadar mutlu hissediyordu Ah-Tu onu sevdiği için mi?


Chu Chen sessizleşti. Her zamanki zeki beyni şu anda düzgün çalışmadı. Neden?


Bir süre, iki oğlanın nefes almasının dışında yatak odası sessizdi. Luo Yi'nin çılgınca atan kalbi yavaşça yavaşladı. Anlaşılan o ki sadece fazla düşünüyordu...


Chu Chen aniden söyleyiverdi: "Ah-Tu... Görünüşe göre... Ben de senden hoşlanıyorum..."


Her şey cevaplanmış gibiydi. Ah-Tu'yu gördükten sonra ona dokunmak, ona sarılmak istemesine ve onunla ilgili her şeyin iyi olduğunu hissetmesine şaşmamalıydı.


Meğerse Ah-Tu'yu sevdiği içindi ah! Ah-Tu'yu uzun zamandır seviyordu!


Chu Chen aniden heyecanlandı ve hızlı bir hareketle Luo Yi'ye sarıldı. Gerçekten Luo Yi'yi kucağına alıp birkaç tur koşmak istiyordu!


Luo Yi şok oldu ve düşmekten korktuğu için dikkatle Chu Chen'e tutundu.


Chu Chen onu sıkıca kucakladı, yüzünü Luo Yi'nin boynuna gömdü: "Çok iyi, benden hoşlanıyorsun ve ben de senden hoşlanıyorum!"


Luo Yi inanamadı ve Chu Chen'in uykusunda konuşuyormuş gibi mırıldandığını duydu: "Ah-Tu, senden çok hoşlanıyorum ah..."


Chu Chen, Luo Yi'nin kulağında konuştu, nefesi boynunun yanındaki tenine değiyordu. Teni, bir elektrik akımı üzerinden geçiyor gibi gıdıklandı ve boynunu kontrol edilemez bir şekilde büzdü.


Luo Yi'nin yüzü kızardı. Her şeyin gerçek dışı olduğunu hissetti, bir rüya gibiydi. Sessizce sordu: "İnce belli ve uzun bacaklı kızları sevmiyor musun?"


Chu Chen, "Ah-Tu'nun beli de çok ince! Bacakların da uzun!" dedi.


Luo Yi onu ölümüne ısırmak istedi: "Bu mu soruyorum? Diyorum ki, daha önce kızları sevmiyor muydun? Büyük göğüslü bir kız arkadaş istediğini söylemedin mi?"


Chu Chen daha önce Luo Yi'ye söylediklerini hatırladı ve sırtı gerildi. Sonra kekeledi: "Aslında, şimdi hala beğeniyorum..."


Luo Yi: "..."


Chu Chen, yanlış bir şey söylediğini fark etti ve hemen telafi etti: "Ama Ah-Tu, memelerin olmasa bile hala senden hoşlanıyorum!"


Chu Chen, Luo Yi'nin tekrar sinirlenmesinden korkuyordu ve çabucak ekledi: "Ah-Tu, aynı değilsin! Erkek ya da kız olman önemli değil! Her iki şekilde de seni istiyorum!"


Daha önce Ah-Tu'yu sevdiğini bilmiyordu ve her zaman büyük göğüsler, ince bir bel, uzun bacaklar ve güzel bir yüzü olan kızları sevdiğini hissetti.


Ancak bugün, diğer insanlar ne kadar iyi olursa olsun, hala Ah-Tu ile kıyaslanamayacaklarını düşündü. Ah-Tu'nun her parçası iyiydi, göğüsleri olmaması ya da erkek olması da iyiydi. Bütün bunlar önemli değildi.


Önemli olan onun Luo Yi'si, onun Ah-Tu'su olmasıydı.


Chu Chen'in tonu biraz zavallıydı: "Ah-Tu, inan bana, daha önce bilmiyordum, daha önce bilseydim, kesinlikle..."


"Kesinlikle ne?"


Chu Chen'in sözleri boğazına yapıştı ve cümlesini bitiremedi. Sadece şimdi Ah-Tu'yu sevdiğini bilmiyordu ve bunu zaten ona yaptı, daha önce bilseydi...


Luo Yi, Chu Chen'in yanıtını duymadı, bunun yerine Chu Chen'in vücudunun başka bir yerinde bir değişiklik hissetti...


"Chu Chen! Sen bir hayvan mısın!!!"


Bu adam ne düşünüyordu lan! Böyle bir durumda nasıl sertleşebilirdi!!


Chu Chen de çok utandı. Ama şimdi Ah-Tu'yu sevdiğini açıkça biliyordu. Şimdi her ikisinin alt vücudu da çıplakken, penisleri dokunurken ve Ah-Tu'ya sarılıyorken...


Sadece bunu düşünerek bile acı verecek kadar sertleşti!


Chu Chen zavallı gibi davrandı, Luo Yi'yi kucakladı ve ona karşı sürtünmeye başladı: "Ah-Tu... kendime hakim olamam... yarı çıplak olduğunu ve bana sürtündüğünü düşündüğüm sürece... sertleşiyorum."


Sadece sertleşseydi iyiydi, ama hala Luo Yi'yi ovmak için aletini kullanıyordu.


Erkekler orada doğuştan duyarlıydı, bu kişinin Chu Chen olduğunu söylemeye gerek yok. Luo Yi öfkelendi ve utandı, ancak birkaç sürtünmeden sonra o da sertleşti.


Chu Chen de onun sert olduğunu hissetti ve aniden buna dayanamadı. Başlangıçta Luo Yi'nin belindeki elleri çıplak kalçalarına doğru kaydı.


Chu Chen, tıpkı biraz önce yaptığı gibi, Luo Yi'nin poposunu eline aldı ve onu kendine doğru bastırmaya devam etti.


İki çocuğun penisi birlikte sürtünüyordu, nefesleri gittikçe ağırlaştı.


Luo Yi düşük bir mırıltıyla protesto etti: "Yoğurma artık..." Ama işe yaramazdı, Chu Chen ona daha kuvvetli bir şekilde sürtündü ve kıçını yoğuran elleri daha kaba oldu.


Chu Chen dudaklarını bir öpücükle ele geçirdiğinde, Luo Yi hiç hazır değildi. Sonunda tepki verdiğinde Chu Chen'in dili zaten içeri girmişti.


Bu onun ilk öpücüğüydü ve Chu Chen'in de deneyimi yoktu. İki oğlan birbirlerini kemiren iki yavru köpek gibi öpüştüler, tükürükleri yüzlerinin yarısını kapladı. Ama ikisi de durmak istemedi.


Sonunda ayrıldıklarında, Luo Yi'nin yüzü kızardı, dudakları hafifçe şişti.


Çok utangaç hissediyordu ama Chu Chen'in, "Ah-Tu, haydi 69 yapalım!" dediğini duydu.

[Ç.N: Romantik anların katilisin Chenchen.]


Luo Yi: "..."


Beklendiği gibi, o sadece bir hayvan!!!


Luo Yi ne düşünürse düşünsün, sonunda iki kişi hala halının üzerine yuvarlandı. Chu Chen'in penisi ağzına doldurulmuştu ve tabii ki Chu Chen de Luo Yi'nin penisini ağzına almıştı.


Oral seksin yoğun uyarımına uyum sağlamak zordu. Luo Yi ağzındaki penisi dağınık bir şekilde yaladı, bu güçlü hazdan kurtulmak istiyor gibi...


Ama Chu Chen Luo Yi'yi emerken, elinde olmadan bu harika kıçı okşamaya devam etti.


Ve sonra Luo Yi'nin poposu arasındaki vadideki küçük pembe deliği gördü, delik davet eder gibi seğiriyordu...


Chu Chen uzağa bakamadı...


Ertesi gün okulda herkes Luo Yi'nin önden yürüdüğünü, ifadesinin karanlık olduğunu ve Chu Chen'nin arkasından bir kuyruk gibi takip ettiğini, aralarında bir inç bile bırakmadığını gördü. Fakat Luo Yi onu hala görmezden geldi.


Chu Chen ısrarla, "Ah-Tu bana bak, beni görmezden gelme, benimle konuş ah..." dedi.


Luo Yi şiddetle ona dik dik baktı ve sonra kafasını çevirip yürümeye devam etti. Onunla konuşmaya hiç niyeti yoktu.


Chu Chen çaresizdi ve sadece ona yapışmaya devam edebilir ve takip edebilirdi.


Luo Yi gerçekten öfkeliydi. Dün artık boşalamayacağını söyledi, ama Chu Chen yine de onunla uğraştı! Ve sonunda parmağını kıçına soktu!


Ve... sonunda... onu gerçekten ağlattı ve işemesine neden oldu...


Luo Yi bunu düşündüğünde köpürüyordu. Chu Chen gerçekten it herifin tekiydi! Onun gibi birine aşık olan kendisinde yanlış olan bir şey olmalı!


Sonraki iki gün boyunca Luo Yi onunla konuşmayı reddetti. Chu Chen sürekli ona yapışmaya devam etti, sınıf arkadaşları artık onun bu sefil görünümüne daha fazla bakmaya dayanamadı ve tek tek onu ikna etmeye geldiler.


"Ah-Tu ah, Ah-Chen seni kızdırsa bile, iki gün oldu, biraz sakinleşmelisin."


"Doğru, doğru. Chu Chen'i en iyi bilen sensin. Onun beyni yok, eğer birini kızdırırsa, istemeden yapmıştır!"


Her yıl sınıfta ilk üçüne girecek olan üst düzey bir öğrenci olarak Chu Chen yan tarafta başını sertçe sallayarak onayladı: "Bunu kasten yapmadım! Ah-Tu beni görmezden gelme!"


Luo Yi, çıkış yolu olmadan zorlandı ve ayrıca bu insanlara Chu Chen'in ona ne yaptığını söyleyemezdi. Böylece sadece dişlerini sıkıp Chu Chen'e: "Seni affediyorum." diyebilirdi.


Öğrenciler dağıldıktan sonra Luo Yi dişlerini sıktı: "Beni yakından dinle, eğer iki gün önce yaptığını tekrar yaparsan, hayatımın geri kalanında seni görmezden geleceğim!"


"Kesinlikle yapmayacağım!" Luo Yi üst üste iki gün onu görmezden geldiği için Chu Chen, şu anda Luo Yi'nin söylediklerini kabul ederek kuzu gibi davranıyordu.


Luo Yi ondan şüphelenmesine rağmen, öyle ya da böyle zaten kızgınlığı sona ermişti. Aslında dünkü kadar kızgın değildi...


Şimdi geriye dönüp baktığında, kızgın olmaktan daha çok utanmış hissediyordu... Sadece Chu Chen'in birkaç kez onu parmaklarıyla dürtmesiyle aslında işemişti...


Luo Yi masasının üstüne yaslanmış, yüzü yanıyordu. Geçtiğimiz birkaç gün içinde kendi parmaklarını kullanmayı denemişti ama hiçbir şey hissetmiyordu. Chu Chen ona dokunduğunda buna nasıl dayanamadı?


Ama Chu Chen hala ona kızgın olduğunu düşünüyordu ve sessizce ona seslendi, "Ah-Tu..."


Şu anda Luo Yi'nin zihni, Chu Chen'in parmakları tarafından nasıl işemeye zorlandığı ile doluydu ve şu anda onunla normal olarak nasıl iletişim kuracağını bilmiyordu. Somurtarak, "Şu anda seninle konuşmak istemiyorum." dedi.


Chu Chen acınası bir şekilde sordu: "O zaman benimle ne zaman konuşmak istiyorsun?"


"Öğleden sonra."


Chu Chen, Luo Yi'nin başının arkasına baktı ve sessizce masasına oturdu. Ama zaman zaman hala Luo Yi'ye bakıyordu.


Öğleden sonra Luo Yi gerçekten onunla konuşmaya başladı. Normal iletişim kuruyor gibiydi, ama ifadesi hala biraz doğal değildi ve bakışlarıyla karşılaştığında uzağa bakardı.


Chu Chen, okuldan eve döndükten sonra, porno koleksiyonunu güvenli bir yere sakladı.


Ertesi gün Luo Yi, Chu Chen'in özellikle... oldukça iyi davrandığını gördü?


Ne zaman başladığını bilmiyordu ama Chu Chen her zaman rastgele kıçına dokunmayı severdi. Chu Chen öfkeli olduğu önceki iki gün boyunca bunu yapmaya cesaret edemediği dışında, başka herhangi bir zamanda istisnasız bunu yapardı.


Zaten buna hazırlanmıştı ama Chu Chen aslında hiçbir şey yapmadı.


Eğer öğle yemeği molası sırasında hiç kimse sınıfta değilken Chu Chen ona öpmek istediğini fısıldadığı gerçeği olmasaydı, Luo Yi neredeyse Chu Chen'in fikrini değiştirdiğini ve artık onunla birlikte olmayı istemediğini düşünürdü.


Chu Chen onu öptüğünde, Luo Yi işbirliği içinde ağzını hafifçe açmasına rağmen, hala gergindi. Sonuçta, birisi her an sınıfa gelebilirdi.


Ama şaşırtıcı bir şekilde, Chu Chen onu sadece dudaklarından çok çabuk öptü ve geri çekildi.


Luo Yi şok oldu ve Chu Chen'in yumruğunu sıkıca sıktığını, yüzünü çevirip ona bakmadığını gördü. Görünüşe göre bir şeye katlanmaya çalışıyor gibiydi ve sert nefes alıyordu.


Dudaklarına dokunmanın sadece gelebilecek insanlardan korkmasından kaynaklandığını söylediyseniz, Chu Chen'in okuldan sonraki anormal davranışı Luo Yi'nin fark etmemesini zorlaştırdı.


İkisi Chu Chen'in odasında yalnızdı ve Chu Chen aslında ona sadece sarıldı ve birkaç kez öptü, elleri bile dürüstçe belinde kaldı.


İkisi ayrıldıktan sonra, Luo Yi'nin bakışları, şişkinliğin belirgin bir şekilde arttığı Chu Chen'in pantolonuna indi.


Ama Chu Chen ondan hiçbir şey istemedi ve kendine dokunmadı. Aslında sadece kendi kendine inmesini bekledi.


Luo Yi gerçekten şaşkındı. Chu Chen'in sorun neydi?


Ama sormadı, sadece sessizce gözlemledi. Birkaç gün boyunca onu gözlemledikten sonra, Chu Chen bir kez daha onu öpmekten sertleştiğinde, Luo Yi sordu: "Dokunarak yardım etmemi istemiyor musun?"


Chu Chen'in ifadesi oldukça istekliydi, ama sonunda hala dişlerini sıktı ve reddetti: "Gerek yok!"


Luo Yi gözlerini kırpıştırdı: "İstemiyor musun?"


Chu Chen gerçekten isterdi! Sadece onu düşünmek bile penisinin pantolonunu patlatacak kadar çok sert olacağını hissetti!


Ama Luo Yi'nin o gün başının arkasını gösterdiğini düşündüğünde, aniden cesareti kırıldı ve zayıf bir şekilde, "Sen sevmiyorsun..." dedi.


Luo Yi dudaklarını ısırdı ve Chu Chen'in önündeki morali bozuk görünüme bakarak, "Hadi yapalım." demeden önce bir an tereddüt etti.


Chu Chen tepki veremedi, halüsinasyon gördüğünü düşündü.


Luo Yi bu kelimeleri zorlukla çıkardı, ama Chu Chen aslında hiç tepki vermedi. Onu öfkeyle tekmeledi: "Beni duydun mu!"


Chu Chen bu kez yanlış duymadığını fark etti, tutarsızca şöyle dedi: "Ah-Tu, sen, ben, dedin ki, biz yapalım..."


"Yapalım dedim! Beni duydun mu! Dokunmadan! Ama yapacağız! Sevişmeyi biliyor musun!"


Chu Chen sersemledi: "B-biliyorum..."


Yorumlar